Sevgili Fikir Yongacıları,
18 Ekim cumartesi günü saat 14.30’da Carlos Castaneda ve onun ünlü Yürek Taşıyan Yol temasını işlemek üzere toplanacağız.
NOT: Amsterdam Fikir Yongalama Kulübü hakkında bilgi için:
http://www.fikiryongalamagrubu.blogspot.com/
Carlos Castaneda’nın kitaplarıyla 1980 başlarında tanıştım. Yaqui kızılderilisi büyücü Don Juan Matus’ün betimlediği dünya bayağı tanıdık gelmişti. Geçmişteki bir diğer farkındalık diye adlandırdığım deneyimlerimle de uyuşmaktaydı. Bu nedenle Castaneda’nın bütün kitaplarını defalarca okudum. Şu anda bütün kitapları Türkçeye çevrilmiş durumda ve raflarda meraklılarını bekliyor.
Ekim sonuna doğru SineOda etkinliğimiz başlayacak. Film akşamlarımızla ilgili bilgileri size ayrı bültenlerle yollayacağım.
Kasım ayında dünyadaki yeni gelişmeleri merkez alan konuları işleyeceğiz. Yeni Dünya Düzeni konusunda kaldığımız yerden devam edecek ve George Monbiot’un tezlerine kulak vereceğiz. http://www.ekolojistler.org/fosil-yakit-madenciligine-son-verin-george-monbiot-ile-soylesi-cev.-ali-kerem-sa.html
Görüşmek üzere.
Selamlar ve sevgiler
Sadık yemni
Carlos Castaneda konusunu şu noktaları öne çıkartarak işleyeceğiz:
Kalp Taşıyan yol nedir?
Savaşçı terimi üzerine güzellemelerden sıyrılmış soğukkanlı fikir yürütme denemesi.
Don Juan Matus gerçekten var mıydı, yoksa yazarın uydurması mıydı? Bir ben vardır benden öte sözcüğündeki gibi:Don Juan Matus öteki ben midir?
Tonal ve Nagual, doğal alem ve Öte Yer denen doğal üstü alemin tanımlanması. Sözcüklerle betimlenemeyen Nagual’a ulaşım mümkün müdür?
Matrix''teki insanlari pil olarak kullananan makineler konusunun kaynagı Carlos Castaneda''nin "sonsuzlugun etkin yani" kitabı olabilir mi?
Matrix''teki insanları pil olarak kullananan makineler konusunun kaynağı Carlos Castaneda''nin "Sonsuzlugun Etkin Yanı" kitabıdır. Kitapta, kozmozun derinliklerinden gelen organik bedene sahip olmayan canlı varlıkların (Matrix''te de makineler organik bedene sahip olmasalar da algilayabildikleri için canlılardır) insanlığı onbinlerce yıl önce tutsak etmesinden bahsedilir. Bu canlılar insanın ruhsal enerjisi ile beslenen ve bizim beslenmek için tavuk yetiştirdiğimiz gibi insan yetiştiren yaratıklardır. Gözle görünmeseler de her an her yerdelerdir.
Diğer alemlere geçiş için yeterli gücü(erki) nereden temin edeceğiz?
Rüya görmek sanata dönüşebilir mi?
Neden kartal denen büyük evrensel oluşu çıplak gözle görmeye dayanamayız?
Peyote, Jimson otu, humito mantarı algımetremizin ibresini ne yöne kırıyor?
Tolteclerden kalan gizli öğreti hangi tanıdık öğretilere benziyor? Semavi dinlerde karşılığı var mıdır?
Dünyayı durdurmak, Buda’nın Nirvana’sı mıdır?
George Ivanovitch Gurdjieff’e daha sonraki oturumlarda derinliğine işlemek üzere hafiften değinme.
*
Şimdi Carlos Castaneda’yı biraz da kendi ağzından dinleyelim:
"Son yirmi yıldır, Meksikalı Yaqui kızılderilisi büyücü Don Juan Matus'un yanındaki çömezliğimle ilgili bir dizi kitap yazdım. Bu kitaplarda bana büyücülük öğrettiğini anlatmıştım; ancak gündelik yaşantımız bağlamında anladığımız büyücülük değildi; doğaüstü güçlerin başkalarının üzerinde kullanılması ya da doğaüstü etkiler yaratmak amacıyla tılsımlar, büyüler ya da ayinlele ruh çağırmayı kapsamıyordu. Don Juan için büyücülük, çevremizdeki evreni biçimlendirmede algının doğası ve rolü hakkındaki kimi uzmanlaşmış kuramsal ve uygulamaya dönük öncülleri düzenleme edimiydi. Don Juan'ın önerisine uyarak, onun bilgisini sınıflandırmak amacıyla, insanbilime ozgu bir ulam olan şamanizmi kullanmaktan kaçındım. Baştan beri ben de onun yaptığı adlandırmayı kullandım; büyücülük. Ancak inceleyince, buna büyücülük demenin, bana sunduğu öğretilerdeki zaten belirsiz olan olguları daha da belirsizleştirdiğini anladım.
İnsanbilim çalışmalarında şamanizm, belirli yerli Kuzey Amerika kızılderili kabileleri arasında da hüküm süren, kimi Kuzey Asya yerli halklarının bir inanç dizgesi olarak tanımlanır. Bu inanç dizgesi, atalarımızın iyi ya da kötü tinsel güçlerinin görünmeyen dünyasının çevremizi kuşatmış olduğunu ve bu tinsel güçlerin, doğa ve doğaüstü alemlerin arasındaki aracılar olan uygulamacıların edimleri ile cağrılabildiklerini ve denetlenebildiklerini öne sürer.
Don Juan gerçekten gündelik yaşamın doğal dünyası ile, doğaüstü değil de ikinci dikkat olarak adlandırdığı görünmez bir dünya arasında bir aracıydı. Bir öğretmen olarak rolü, bu biçimlenmeyi benim için erişilebilir kılmaktı. Önceki çalışmalarımda en önemlisi rüya görme sanatı olarak adlandırılan bana uygulatmış olduğu büyücülük sanatlarının yanı sıra öğretme yöntemlerini de bu nedenle anlattım.
Don Juan bizim benzersiz ve mutlak olduğuna inandığımız dünyamızın, bir soğanın katmanları gibi düzenlenmiş ardışık dünyalar demeti içinden yalnizca bir tanesi olduğunu iddia ediyordu. Bizim sadece kendi dünyamızı algılamak üzere erksel olarak koşullanmış olmamıza karşın hala kendimizinki kadar gerçek, benzersiz, mutlak ve içine çeken bu başka alemlere girebilme yetimizin bulunduğunu öne sürüyordu.
Don Juan bana, bu başka alemleri algılamak için sadece bunlara göz dikmek değil aynı zamanda bunları yakalamak için yeterli erkeye sahip olmak gerekliliğini açıklamıştı. Bunların varlığı sürekli ve bizim farkındalığımızdan bağımsızdır diyordu; ancak erişilmezlikleri tamamen bizim erkesel koşullanmamızın bir sonucudur. Başka bir deyişle, açıkça ve sadece bu koşullanmadan ötürü, gündelik yaşamımızdakı dünyanın tek olası dünya olduğunu sanmak zorunda kalırız.
Erkesel koşullanmamızın düzeltilebilir olduğuna inanarak, Don Juan, eski zaman büyücülerin erkesel algılama yetilerimizi yeniden koşullanmak üzere tasarlanmış bir dizi uygulama geliştirdiklerini belirtti. Bu uygulamalar dizinine, rüya görme sanatı diyordu. Zamanın sağladığı bakış açısıyla, şimdi Don Juan'ın rüya görme konusunda yapmış olduğu en uygun nitelemenin bunu "sonsuzluğa açılan kapı" olarak adlandırmak olduğunu fark ediyorum."
Carlos Castaneda kimdir?
Castaneda, 25 Aralık 1925’de Peru’da doğdu. 7 yaşında annesi Susanna Castaneda'yı kaybetti ve onu babası büyüttü.
1950'lerin başında Amerika Birleşik Devletleri'ne geldi ve 1957'de vatandaşı oldu.
Kaliforniya Üniversitesi'nde antropoloji okudu. Yüksek lisans tezinin konusu olan halüsinasyona yol açan bitkiler üzerine araştırma yapmak için Meksika'ya gitti. Burada bir Yaqui yerlisi olan Don Juan Matus ile tanıştı. Büyük ve bilge bir büyücü olarak bilinen Don Juan, ona spiritüel alemde ilerlemesi için yol gösterdi ve onu tüm gizli bilgilerini aktaracağı 'seçilen kişi' olarak beş yıl boyunca eğitti. Beş yıl sonra, bir buhran sonrası eğitimini tamamlamadan Amerika'ya geri dönen Castaneda, Don Juan'la geçirdiği deneyimlerini antropoloji dalında doktora tezi olarak yayımladı.
Tez olarak yayımladığı serinin ilk üç kitabı, '' Don Juan Öğretileri, Yaqui Kızılderililerinin Bilgi Yöntemi'', '' Bir Başka Gerçeklik'' ve ''Ixtlan Yolculuğu, Don Juan'ın Yeni Öğretileri'' basılınca büyük yankı uyandırdı ve en çok okunanlar listesinde ilk sıralara yerleşti. '' Yürek Taşıyan Yol'' serisi içinde 12 kitabı yayımlandı.
Buna karşın yazdıkları akademik camiada eleştirildi, hatta çoğu kişiye göre Castaneda'nın yaşadığını iddia ettikleri gerçek değildi ve Don Juan, Castaneda onunla tanıştığını iddia ettiği yıldan (1960) çok önce ölmüştü. En çok eleştirilen noktalardan biri de, yazılarında yüksek bilinçlilik seviyesine ulaşmak için kullanılan halüsinatif bitkilerin kullanımını meşrulaştırmasıydı. ( ilk üç kitabında bir çok kez Don Juan ona, diğer erkelere ulaşmasını sağlamak için peyote denilen halüsinojen bir bitki verir.) Fakat daha sonra Castaneda, bu uyuşturucuları kullandığını reddetmiştir.
Castaneda'nın büyücülük yolculuğunu anlattığı 12 kitabı da büyük ilgi topladı ve mistik ilimlere ilgi duyan çevrelerde popüler oldu.
1997 yılında eski karısı Margaret Runyan Castaneda'yı kendi üzerine yazdığı bir kitap yüzünden dava etti ama Castaneda, 27 Nisan 1998'de karaciğer kanserinden ölünce dava da düştü. Carlos Castaneda'nın külleri Meksika'ya götürüldü.
*
Kitaplarından 3’ü
DON JUAN’IN ÖĞRETİLERİ : Yaqui Kızılderililerinin Bilgi Yöntemi C arlos Castaneda, doğadışı güçlerinden ötürü Güneybatı Amerika halkının korkup çekindiği bir Yaqui Kızılderilisi olan don Juan'la ilk kez 1960'ta tanışmıştır. İlk beş yıl boyunca don Juan'ın gizli bilgisi, Castaneda'yı, batı uygarlığında rastlanmayan kimi kavramlar aracılığıyla, bir güzellikler ve korkunçluklar alemine götürmüştür. Castaneda, sanrılandırıcı bitkileri-peyote, jimson otu ve 'humito' denilen bir mantarı-kullanarak bir takım tinsel varlıklarla, kurt kılığına girmiş şanamlarla ve karga kılığına girmiş 'ölüm'le karşılaştığı deneyimler yaşamıştır. Peyote tanrısı Mescalito'yla üç kez karşılaşmıştır. Ve sonunda, yaşamının, bugüne dek kendisinin de açıklayamadığı güçler tarafından tehdit edildiğini gördüğü dehşetli bir geceden sonra, bir Bilgi Adamı olma çabalarından vazgeçmiştir. Castaneda, bu olağanüstü kitabını, aylar süren bir kararsızlıktan sonra yazmıştır. Çeviri : Nevzat Erkmen
BİR BAŞKA GERÇEKLİK Bambaşka bir düşünce dizgesine yöneltilen çok değişik bir bakış. Don Juan'ın Öğretileri adlı birinci kitabın sonunda, Carlos Castaneda, korkunç bir gecenin sabahında, Bilgi Adamı olma çabalarından nasıl vazgeçtiğini anlatmıştı. Ama üç yıl sonra geri dönüp, Yaqui Brujosu ya da büyücüsü Don Juan'ın kılavuzluğunda çömezliğini sürdürmüştür. Peyote, Jimson otu ve mantarların neden olduğu çok güzel ama ürkünç deneyimleri arasına, don Juan'la yaptığı yer yer eğlenceli, yer yer dokunaklı söyleşileri de serpiştirerek, Castneda yaşamın yüzeysel gerçeklerinin ötesini görebilme uğraşın; istençli çaba göstermeyi, önyargıları bir yana atmayı ve büyük bir yürekliliği gerektiriyor Castaneda'nın uğraşı. İlk kitaptaki serüvenler daha da heyecanlı bir biçimde bu kitapta sürüyor. Çeviri : Nevzat Erkmen
IXTLAN YOLCULUĞU "Benim için dünya esrarengizdir harikulade, ürkütücü, gizlerle dolu, kavranılamazdır o zira; ben senin burada, bu görkemi âlemde, bu görkemli çölde, bu görkemli zamanda olmanın sorumluluğunu üstlenmen gerektiğine inanmanı istedim hep. Her bir eyleminin sonucunu hesaba katmayı öğrenmen gerektiğine inanmanı istedim; zira sen burada kısa aslında, onun tüm görkemlerine tanık olamayacağın denli pek kısa bir süre kalacaksın yalnızca."
*
CARLOS CASTANEDA'NIN TONAL ADASI
Nevzat Erkmen
Yeni yetme bir antropoloji öğrencisi olan Carlos Castaneda'nın bir otobüs durağında Don Juan Matus adıyla bilinen bir Yaqui kızılderiliyse tanışması sonucunda yazdığını iddia ettiği kitaplar; hippi kültürü ve uyuşturucu furyasıyla birlikte giderek ün kazanarak Yeni Çağ gizemciliğinin öncüsü olurken, yazarın kitaplarında bahsettiği Kişisel Geçmişi Silme tekniğini kendi hayatına da uygulaması, ölümünün de yaşamı gibi esrarlı olmasına yol açmıştır. Castaneda'nın geçmişiyle ilgili olarak pek az şey bilinmektedir. Kitapları milyonlarca satan bir yazar olmasına karşın, ölümü de sessiz sedasız gerçekleşmiş, cenaze töreni yapılmamış, cesedinin hemen yakıldığı ve küllerinin Meksika'ya götürüldüğü açıklanmış, doktoru müteveffa hastası hakkında yorum yapmayı reddetmiş, ölüm sertifikasında hatalı bilgiler bulunmuş, bütün bu belirsizlikler de Castaneda'nın kitaplarına inanan kişilerin bir kısmında onun aslında karaciğer kanserinden ölmediği, "içten gelen ateşle" yandığı inancını doğurmuştur.
Bu makalenin amacı Castaneda'nın yazdıklarının gerçek olup olmadığını tartışmak değildir. Bu konu üstüne kitap üstüne kitap yazılmıştır, ancak sunulan bütün kanıtlar İnanmak Zorunda Olma tekniği karşısında işe yaramaz kaldığından, ayrıca Castaneda'nın yansıttığı (veya yarattığı) sistemin inanılırlığı tüm inanç sistemlerindeki gibi tamamen a priori yargılara bağlı olduğundan, kanaatinden emin insanların fikirlerini değiştirebileceklerini sanmıyorum. Yazının amacı Castaneda'nın dokuz kitapta ipuçları halinde verdiği bilgileri son derece kısa (ve yetersiz) bir şekilde düzenleyip özetlemektir.
Toltec Mistisizmi
Don Juan öğrencisi Castaneda'ya yıllarca büyücülüğü öğrettiğini iddia ettikten sonra, aslında bunu sadece ilgisini çekmek için söylediğini, kendisini ve grubunu Seerlar (Gören Kişiler) olarak tanımladığını ve Tolteclerden kalma gizli bir öğretinin uygulayıcısı olduklarını açıklar. Gördükleri şey enerjidir. Sistemin temel ilkesi, evrende enerjinin maddeden önce geldiği ve belirli bir eğitimin ardından saf haliyle görülebileceğidir. Bu inanç Tolteclerin binlerce yıl önce uyuşturucu bitkileri keşfedişine dayanır. Uyuşturucularla birlikte algıları değişen Toltecler, bilim adamlarının titizliği ve filozofların merakıyla gruplar kurarak evrenin ve insanın özüne dair temel soruların yanıtını arar ve somut yanıtlar bulduklarını düşünürler. Vardıkları sonuçlar, evrenin sonsuzca uzanan ve birbirlerini kesen, farkındalık sahibi ipliksi ışınlardan oluştuğudur. Her canlı varlık bu ışınların bir kısmının bir arada toplanmış şeklidir. Bu ışık topluluğuna koza diyen Toltecler, kozanın üstünde parlak bir nokta bulunduğunu fark ederler. Bu noktayı incelediklerinde, dışarıdaki ışınların kozanın içinden geçtiğini ve bu parlak noktadan geçtiği hallerde, dıştaki ışınlarla içteki ışınların aynı olduğu ve temas ettiği durumlarda algının oluştuğunu saptarlar. O parlak nokta bu algı kıvılcımlarını bir araya getirip anlamlı bir dünya oluşturduğu için, ona Birleşme Noktası adını verirler.
Algı Değişimi
Tolteclerin yaptığın en önemli keşiflerden biri, Birleşme Noktası'nın yer değiştirebileceğidir. Birleşme Noktası'nın sayısız algı kıvılcımını birleştirerek, bazılarını eleyip bazılarını vurgulayarak yarattığı dünyalar, canlı varlıkların çocuklarını yetiştirirken onlara öğrettikleri algılayış sisteminin ürünüdür. Bir bebek doğduğunda Birleşme Noktası kaotik bir şekilde kozanın yüzeyinde hareket eder, ancak çevresinde temasa geçtiği her yetişkin onu farkında olmadan Birleşme Noktasını sabitlemeye yöneltir. Her insanın Birleşme Noktası aynı yerde sabitlendiğinden, algılanan dünya da ortaktır. Bir çocuğun Birleşme Noktası kozasının üstünde diğer insanlarınkiyle tam olarak aynı noktaya geldiğinde, çocuk bir tür kulüp üyeliği kazanmış olur ve insanların dünyasında yaşamaya başlar.
İçsel Diyalog
Tolteclerin yaptığı bir başka keşif, insanoğlunun Birleşme Noktası konumunun doğal bir konum olmadığıdır. Bu yüzden türün devamlılığı için insanlık tarihinin bir noktasında mecburen seçildiği sonucuna varırlar. İnsanoğlunun eski Birleşme Noktası konumuna Sessiz Bilgi, yeni konumunaysa Mantık adını veren Toltecler, Birleşme Noktası'nın Mantık konumunda içsel diyalog sayesinde durabildiğine kanaat getirirler. Yaptıkları gözlemlere göre, insanların gördüğü gündelik dünya, aslında onların dünyanın nasıl olduğuna dair fikirlerinin kozanın iç duvarlarından yansıyarak onlara geri dönmesidir. Böylece zincirleme bir tepki sürüp gider. İnsanların dünyaya dair fikirleri dünyalarını şekillendirir ve onlar bu şekillenmiş dünyayı gördükçe aynı fikirleri tekrar düşünerek o bakış açısının sürekliliğini sağlarlar. Bu durumda Tolteclerin doğal olarak vardıkları sonuç, içsel diyaloğun durdurulması halinde Birleşme Noktası'nın sabit konumundan kayarak harekete geçmeye başlayacağı, böylece kozanın diğer kısımlarından geçen ışınlarla temas etmesiyle birlikte yeni dünyaların algılanabileceğidir. Kullandıkları uyuşturucu maddelerin de aslında içsel diyaloğu anlık kesintilere uğratarak Birleşme Noktası'nı harekete geçirdiğini fark ederler. Ancak uyuşturucular vücuda çok zarar verdiğinden, aynı etkiyi yaratacak bir öğreti sistemi kurmaya karar verirler.
Pratikler
Toltecler içsel diyaloğu tamamen kesintiye uğratmak için tek bir yöntem bulunduğuna kanaat getirirler. Doğru Yürüme Tarzı adını verdikleri bu yöntem, gözlerin ufukta bir noktaya dikilmesi ve bakış alanı içindeki her şeyin aynı anda ve odaklanmadan algılanmaya çalışılması, el parmaklarının da her seferinde farklı şekillere sokulması suretiyle yürünmesidir. Böylece algı akımına uğrayan zihnin, içsel diyaloğu sürdüremez hale geleceğine ve duracağına inanırlar. İçsel diyaloğun durduğu bu ana "Dünyayı Durdurmak" adını verirler. Doğru Yürüme Tarzı'nın etkisini çabuklaştırmak için bir dizi egzersiz geliştirirler. Bunlar "Rüya Görme Sanatı" adını taşıyan ve gündelik farkındalığı rüyalara taşımayı amaçlayan bir pratikle birlikte, Kişisel Geçmişi Silmek, Eylemlerin Sorumluluğunu Üstlenmek, Ölümden Tavsiye Almak, Rutinleri Kırmak, Kendini Önemsemekten Kurtulmak, İnanmadan Eyleme Geçmek gibi uygulamalardır. Nihayet bilgi yolunda ilerleyecek kişiyi olabildiğince güçlü kılmak için, Savaşçının Yolu adını verdikleri bir yaşam tarzı geliştirirler.
Kartal
Tolteclerin bunca zahmete girmesinin ardında oldukça pratik bir sebep yatmaktadır: Ölüm. Toltecler evreni enerji haliyle gördüklerinde, tüm bilinç taşıyan ışınların tek bir yerden yayıldığını fark ederler. Bu muazzam varlık bir kartala benzediğinden, ona Kartal adını verirler. Kartal'ı çıplak gözle izleyen pratisyenlerin ölmesi, onları Rüya Görme Sanatı'nı geliştirmeye zorlar. Çünkü rüya gören insanların Birleşme Noktalarının kendiliğinden yer değiştirdiğini gözlemlemişlerdir. Çift adını verdikleri rüya bedenleriyle yaptıkları gözlem, onlara Kartal'ın ölen varlıkların Birleşme Noktalarıyla beslendiğini gösterir. Bir canlı öldüğünde, kozasındaki Birleşme Noktası, o canlının tüm hayat tecrübeleriyle birlikte Kartal tarafından yenmektedir. Tolteclerin vardıkları sonuç, Kartal'ın tüm canlıları hayat tecrübelerinden beslenmek için yarattığıdır. Daha sonra yaptıkları muazzam bir keşif, Kartal'ın tüm anılarını tekrar hatırlamayı başarmış, yani onların birer kopyasını çıkarmış kişileri serbest bıraktığı ve kopyalarla beslenmeyi kabul ettiğidir.
İçten Gelen Ateş
İnsan kozası üstünde Birleşme Noktası'nın sabitlenebileceği sayısız nokta bulunduğuna ve her noktanın bir başka dünyayı yaratabileceğine (birleştirebileceğine) inanan Toltecler, Birleşme Noktası'nın yerinin değiştirilmesine Rüya Görme Sanatı, herhangi bir noktada sabit tutulmasınaysa "İz Sürme Sanatı" adını verirler. Böylece bu iki sistem Toltec gizemciliğinin temelini oluşturur. Birleşme Noktası'nın gittiği her yeni konum, oradaki kullanılmamış enerjileri açığa çıkarmaktadır. Toltecler ölüme alternatif olarak geliştirdikleri bir yöntemle, Birleşme Noktası'nın kozanın etrafında büyük bir hızla döndürülmesi suretiyle ortaya çıkan enerjiyle tamamen enerjiden oluşan bir varlığa dönüşme gibi bir seçeneğin var olduğuna inanmış ve bu şekilde saf enerjiye dönüşen insanların dünya var oldukça yaşayacağını düşünmüşlerdir.
Sonsöz
Castaneda'nın kitapları önce bir antropoloji öğrencisinin tezi olarak başlar, ardından giderek konu üstünde yoğunlaşır ve yazarın konuya artık bir bilim adamı olarak yaklaşmaktan çıktığı itirafıyla birlikte tamamen fantastik bir boyut kazanır. Çoğu kişi tarafından kurgu olarak kabul edilen bu eserler, ister gerçek ister Castaneda'nın hayal gücünün ürünü olsunlar, okunmaya değer bir estetik ve derinlik taşımaktadırlar.
*
Kitapları:
Don Juan Öğretileri, Yaqui Kızılderililerinin Bilgi Yöntemi
Bir Başka Gerçeklik
Ixtlan Yolculuğu, Don Juan'ın Yeni Öğretileri
Erk Öyküleri
İkinci Erk Çemberi
Kartalın Armağanı
İçten Gelen Ateş
Sessizliğin Erki
Rüya Görme Sanatı
Sihirli Geçişler
Zamanın Çarkı
Sonsuzluğun Etkin Yanı
-------------------------------
18 Ekim cumartesi günü saat 14.30’da Carlos Castaneda ve onun ünlü Yürek Taşıyan Yol temasını işlemek üzere toplanacağız.
NOT: Amsterdam Fikir Yongalama Kulübü hakkında bilgi için:
http://www.fikiryongalamagrubu.blogspot.com/
Carlos Castaneda’nın kitaplarıyla 1980 başlarında tanıştım. Yaqui kızılderilisi büyücü Don Juan Matus’ün betimlediği dünya bayağı tanıdık gelmişti. Geçmişteki bir diğer farkındalık diye adlandırdığım deneyimlerimle de uyuşmaktaydı. Bu nedenle Castaneda’nın bütün kitaplarını defalarca okudum. Şu anda bütün kitapları Türkçeye çevrilmiş durumda ve raflarda meraklılarını bekliyor.
Ekim sonuna doğru SineOda etkinliğimiz başlayacak. Film akşamlarımızla ilgili bilgileri size ayrı bültenlerle yollayacağım.
Kasım ayında dünyadaki yeni gelişmeleri merkez alan konuları işleyeceğiz. Yeni Dünya Düzeni konusunda kaldığımız yerden devam edecek ve George Monbiot’un tezlerine kulak vereceğiz. http://www.ekolojistler.org/fosil-yakit-madenciligine-son-verin-george-monbiot-ile-soylesi-cev.-ali-kerem-sa.html
Görüşmek üzere.
Selamlar ve sevgiler
Sadık yemni
Carlos Castaneda konusunu şu noktaları öne çıkartarak işleyeceğiz:
Kalp Taşıyan yol nedir?
Savaşçı terimi üzerine güzellemelerden sıyrılmış soğukkanlı fikir yürütme denemesi.
Don Juan Matus gerçekten var mıydı, yoksa yazarın uydurması mıydı? Bir ben vardır benden öte sözcüğündeki gibi:Don Juan Matus öteki ben midir?
Tonal ve Nagual, doğal alem ve Öte Yer denen doğal üstü alemin tanımlanması. Sözcüklerle betimlenemeyen Nagual’a ulaşım mümkün müdür?
Matrix''teki insanlari pil olarak kullananan makineler konusunun kaynagı Carlos Castaneda''nin "sonsuzlugun etkin yani" kitabı olabilir mi?
Matrix''teki insanları pil olarak kullananan makineler konusunun kaynağı Carlos Castaneda''nin "Sonsuzlugun Etkin Yanı" kitabıdır. Kitapta, kozmozun derinliklerinden gelen organik bedene sahip olmayan canlı varlıkların (Matrix''te de makineler organik bedene sahip olmasalar da algilayabildikleri için canlılardır) insanlığı onbinlerce yıl önce tutsak etmesinden bahsedilir. Bu canlılar insanın ruhsal enerjisi ile beslenen ve bizim beslenmek için tavuk yetiştirdiğimiz gibi insan yetiştiren yaratıklardır. Gözle görünmeseler de her an her yerdelerdir.
Diğer alemlere geçiş için yeterli gücü(erki) nereden temin edeceğiz?
Rüya görmek sanata dönüşebilir mi?
Neden kartal denen büyük evrensel oluşu çıplak gözle görmeye dayanamayız?
Peyote, Jimson otu, humito mantarı algımetremizin ibresini ne yöne kırıyor?
Tolteclerden kalan gizli öğreti hangi tanıdık öğretilere benziyor? Semavi dinlerde karşılığı var mıdır?
Dünyayı durdurmak, Buda’nın Nirvana’sı mıdır?
George Ivanovitch Gurdjieff’e daha sonraki oturumlarda derinliğine işlemek üzere hafiften değinme.
*
Şimdi Carlos Castaneda’yı biraz da kendi ağzından dinleyelim:
"Son yirmi yıldır, Meksikalı Yaqui kızılderilisi büyücü Don Juan Matus'un yanındaki çömezliğimle ilgili bir dizi kitap yazdım. Bu kitaplarda bana büyücülük öğrettiğini anlatmıştım; ancak gündelik yaşantımız bağlamında anladığımız büyücülük değildi; doğaüstü güçlerin başkalarının üzerinde kullanılması ya da doğaüstü etkiler yaratmak amacıyla tılsımlar, büyüler ya da ayinlele ruh çağırmayı kapsamıyordu. Don Juan için büyücülük, çevremizdeki evreni biçimlendirmede algının doğası ve rolü hakkındaki kimi uzmanlaşmış kuramsal ve uygulamaya dönük öncülleri düzenleme edimiydi. Don Juan'ın önerisine uyarak, onun bilgisini sınıflandırmak amacıyla, insanbilime ozgu bir ulam olan şamanizmi kullanmaktan kaçındım. Baştan beri ben de onun yaptığı adlandırmayı kullandım; büyücülük. Ancak inceleyince, buna büyücülük demenin, bana sunduğu öğretilerdeki zaten belirsiz olan olguları daha da belirsizleştirdiğini anladım.
İnsanbilim çalışmalarında şamanizm, belirli yerli Kuzey Amerika kızılderili kabileleri arasında da hüküm süren, kimi Kuzey Asya yerli halklarının bir inanç dizgesi olarak tanımlanır. Bu inanç dizgesi, atalarımızın iyi ya da kötü tinsel güçlerinin görünmeyen dünyasının çevremizi kuşatmış olduğunu ve bu tinsel güçlerin, doğa ve doğaüstü alemlerin arasındaki aracılar olan uygulamacıların edimleri ile cağrılabildiklerini ve denetlenebildiklerini öne sürer.
Don Juan gerçekten gündelik yaşamın doğal dünyası ile, doğaüstü değil de ikinci dikkat olarak adlandırdığı görünmez bir dünya arasında bir aracıydı. Bir öğretmen olarak rolü, bu biçimlenmeyi benim için erişilebilir kılmaktı. Önceki çalışmalarımda en önemlisi rüya görme sanatı olarak adlandırılan bana uygulatmış olduğu büyücülük sanatlarının yanı sıra öğretme yöntemlerini de bu nedenle anlattım.
Don Juan bizim benzersiz ve mutlak olduğuna inandığımız dünyamızın, bir soğanın katmanları gibi düzenlenmiş ardışık dünyalar demeti içinden yalnizca bir tanesi olduğunu iddia ediyordu. Bizim sadece kendi dünyamızı algılamak üzere erksel olarak koşullanmış olmamıza karşın hala kendimizinki kadar gerçek, benzersiz, mutlak ve içine çeken bu başka alemlere girebilme yetimizin bulunduğunu öne sürüyordu.
Don Juan bana, bu başka alemleri algılamak için sadece bunlara göz dikmek değil aynı zamanda bunları yakalamak için yeterli erkeye sahip olmak gerekliliğini açıklamıştı. Bunların varlığı sürekli ve bizim farkındalığımızdan bağımsızdır diyordu; ancak erişilmezlikleri tamamen bizim erkesel koşullanmamızın bir sonucudur. Başka bir deyişle, açıkça ve sadece bu koşullanmadan ötürü, gündelik yaşamımızdakı dünyanın tek olası dünya olduğunu sanmak zorunda kalırız.
Erkesel koşullanmamızın düzeltilebilir olduğuna inanarak, Don Juan, eski zaman büyücülerin erkesel algılama yetilerimizi yeniden koşullanmak üzere tasarlanmış bir dizi uygulama geliştirdiklerini belirtti. Bu uygulamalar dizinine, rüya görme sanatı diyordu. Zamanın sağladığı bakış açısıyla, şimdi Don Juan'ın rüya görme konusunda yapmış olduğu en uygun nitelemenin bunu "sonsuzluğa açılan kapı" olarak adlandırmak olduğunu fark ediyorum."
Carlos Castaneda kimdir?
Castaneda, 25 Aralık 1925’de Peru’da doğdu. 7 yaşında annesi Susanna Castaneda'yı kaybetti ve onu babası büyüttü.
1950'lerin başında Amerika Birleşik Devletleri'ne geldi ve 1957'de vatandaşı oldu.
Kaliforniya Üniversitesi'nde antropoloji okudu. Yüksek lisans tezinin konusu olan halüsinasyona yol açan bitkiler üzerine araştırma yapmak için Meksika'ya gitti. Burada bir Yaqui yerlisi olan Don Juan Matus ile tanıştı. Büyük ve bilge bir büyücü olarak bilinen Don Juan, ona spiritüel alemde ilerlemesi için yol gösterdi ve onu tüm gizli bilgilerini aktaracağı 'seçilen kişi' olarak beş yıl boyunca eğitti. Beş yıl sonra, bir buhran sonrası eğitimini tamamlamadan Amerika'ya geri dönen Castaneda, Don Juan'la geçirdiği deneyimlerini antropoloji dalında doktora tezi olarak yayımladı.
Tez olarak yayımladığı serinin ilk üç kitabı, '' Don Juan Öğretileri, Yaqui Kızılderililerinin Bilgi Yöntemi'', '' Bir Başka Gerçeklik'' ve ''Ixtlan Yolculuğu, Don Juan'ın Yeni Öğretileri'' basılınca büyük yankı uyandırdı ve en çok okunanlar listesinde ilk sıralara yerleşti. '' Yürek Taşıyan Yol'' serisi içinde 12 kitabı yayımlandı.
Buna karşın yazdıkları akademik camiada eleştirildi, hatta çoğu kişiye göre Castaneda'nın yaşadığını iddia ettikleri gerçek değildi ve Don Juan, Castaneda onunla tanıştığını iddia ettiği yıldan (1960) çok önce ölmüştü. En çok eleştirilen noktalardan biri de, yazılarında yüksek bilinçlilik seviyesine ulaşmak için kullanılan halüsinatif bitkilerin kullanımını meşrulaştırmasıydı. ( ilk üç kitabında bir çok kez Don Juan ona, diğer erkelere ulaşmasını sağlamak için peyote denilen halüsinojen bir bitki verir.) Fakat daha sonra Castaneda, bu uyuşturucuları kullandığını reddetmiştir.
Castaneda'nın büyücülük yolculuğunu anlattığı 12 kitabı da büyük ilgi topladı ve mistik ilimlere ilgi duyan çevrelerde popüler oldu.
1997 yılında eski karısı Margaret Runyan Castaneda'yı kendi üzerine yazdığı bir kitap yüzünden dava etti ama Castaneda, 27 Nisan 1998'de karaciğer kanserinden ölünce dava da düştü. Carlos Castaneda'nın külleri Meksika'ya götürüldü.
*
Kitaplarından 3’ü
DON JUAN’IN ÖĞRETİLERİ : Yaqui Kızılderililerinin Bilgi Yöntemi C arlos Castaneda, doğadışı güçlerinden ötürü Güneybatı Amerika halkının korkup çekindiği bir Yaqui Kızılderilisi olan don Juan'la ilk kez 1960'ta tanışmıştır. İlk beş yıl boyunca don Juan'ın gizli bilgisi, Castaneda'yı, batı uygarlığında rastlanmayan kimi kavramlar aracılığıyla, bir güzellikler ve korkunçluklar alemine götürmüştür. Castaneda, sanrılandırıcı bitkileri-peyote, jimson otu ve 'humito' denilen bir mantarı-kullanarak bir takım tinsel varlıklarla, kurt kılığına girmiş şanamlarla ve karga kılığına girmiş 'ölüm'le karşılaştığı deneyimler yaşamıştır. Peyote tanrısı Mescalito'yla üç kez karşılaşmıştır. Ve sonunda, yaşamının, bugüne dek kendisinin de açıklayamadığı güçler tarafından tehdit edildiğini gördüğü dehşetli bir geceden sonra, bir Bilgi Adamı olma çabalarından vazgeçmiştir. Castaneda, bu olağanüstü kitabını, aylar süren bir kararsızlıktan sonra yazmıştır. Çeviri : Nevzat Erkmen
BİR BAŞKA GERÇEKLİK Bambaşka bir düşünce dizgesine yöneltilen çok değişik bir bakış. Don Juan'ın Öğretileri adlı birinci kitabın sonunda, Carlos Castaneda, korkunç bir gecenin sabahında, Bilgi Adamı olma çabalarından nasıl vazgeçtiğini anlatmıştı. Ama üç yıl sonra geri dönüp, Yaqui Brujosu ya da büyücüsü Don Juan'ın kılavuzluğunda çömezliğini sürdürmüştür. Peyote, Jimson otu ve mantarların neden olduğu çok güzel ama ürkünç deneyimleri arasına, don Juan'la yaptığı yer yer eğlenceli, yer yer dokunaklı söyleşileri de serpiştirerek, Castneda yaşamın yüzeysel gerçeklerinin ötesini görebilme uğraşın; istençli çaba göstermeyi, önyargıları bir yana atmayı ve büyük bir yürekliliği gerektiriyor Castaneda'nın uğraşı. İlk kitaptaki serüvenler daha da heyecanlı bir biçimde bu kitapta sürüyor. Çeviri : Nevzat Erkmen
IXTLAN YOLCULUĞU "Benim için dünya esrarengizdir harikulade, ürkütücü, gizlerle dolu, kavranılamazdır o zira; ben senin burada, bu görkemi âlemde, bu görkemli çölde, bu görkemli zamanda olmanın sorumluluğunu üstlenmen gerektiğine inanmanı istedim hep. Her bir eyleminin sonucunu hesaba katmayı öğrenmen gerektiğine inanmanı istedim; zira sen burada kısa aslında, onun tüm görkemlerine tanık olamayacağın denli pek kısa bir süre kalacaksın yalnızca."
*
CARLOS CASTANEDA'NIN TONAL ADASI
Nevzat Erkmen
Yeni yetme bir antropoloji öğrencisi olan Carlos Castaneda'nın bir otobüs durağında Don Juan Matus adıyla bilinen bir Yaqui kızılderiliyse tanışması sonucunda yazdığını iddia ettiği kitaplar; hippi kültürü ve uyuşturucu furyasıyla birlikte giderek ün kazanarak Yeni Çağ gizemciliğinin öncüsü olurken, yazarın kitaplarında bahsettiği Kişisel Geçmişi Silme tekniğini kendi hayatına da uygulaması, ölümünün de yaşamı gibi esrarlı olmasına yol açmıştır. Castaneda'nın geçmişiyle ilgili olarak pek az şey bilinmektedir. Kitapları milyonlarca satan bir yazar olmasına karşın, ölümü de sessiz sedasız gerçekleşmiş, cenaze töreni yapılmamış, cesedinin hemen yakıldığı ve küllerinin Meksika'ya götürüldüğü açıklanmış, doktoru müteveffa hastası hakkında yorum yapmayı reddetmiş, ölüm sertifikasında hatalı bilgiler bulunmuş, bütün bu belirsizlikler de Castaneda'nın kitaplarına inanan kişilerin bir kısmında onun aslında karaciğer kanserinden ölmediği, "içten gelen ateşle" yandığı inancını doğurmuştur.
Bu makalenin amacı Castaneda'nın yazdıklarının gerçek olup olmadığını tartışmak değildir. Bu konu üstüne kitap üstüne kitap yazılmıştır, ancak sunulan bütün kanıtlar İnanmak Zorunda Olma tekniği karşısında işe yaramaz kaldığından, ayrıca Castaneda'nın yansıttığı (veya yarattığı) sistemin inanılırlığı tüm inanç sistemlerindeki gibi tamamen a priori yargılara bağlı olduğundan, kanaatinden emin insanların fikirlerini değiştirebileceklerini sanmıyorum. Yazının amacı Castaneda'nın dokuz kitapta ipuçları halinde verdiği bilgileri son derece kısa (ve yetersiz) bir şekilde düzenleyip özetlemektir.
Toltec Mistisizmi
Don Juan öğrencisi Castaneda'ya yıllarca büyücülüğü öğrettiğini iddia ettikten sonra, aslında bunu sadece ilgisini çekmek için söylediğini, kendisini ve grubunu Seerlar (Gören Kişiler) olarak tanımladığını ve Tolteclerden kalma gizli bir öğretinin uygulayıcısı olduklarını açıklar. Gördükleri şey enerjidir. Sistemin temel ilkesi, evrende enerjinin maddeden önce geldiği ve belirli bir eğitimin ardından saf haliyle görülebileceğidir. Bu inanç Tolteclerin binlerce yıl önce uyuşturucu bitkileri keşfedişine dayanır. Uyuşturucularla birlikte algıları değişen Toltecler, bilim adamlarının titizliği ve filozofların merakıyla gruplar kurarak evrenin ve insanın özüne dair temel soruların yanıtını arar ve somut yanıtlar bulduklarını düşünürler. Vardıkları sonuçlar, evrenin sonsuzca uzanan ve birbirlerini kesen, farkındalık sahibi ipliksi ışınlardan oluştuğudur. Her canlı varlık bu ışınların bir kısmının bir arada toplanmış şeklidir. Bu ışık topluluğuna koza diyen Toltecler, kozanın üstünde parlak bir nokta bulunduğunu fark ederler. Bu noktayı incelediklerinde, dışarıdaki ışınların kozanın içinden geçtiğini ve bu parlak noktadan geçtiği hallerde, dıştaki ışınlarla içteki ışınların aynı olduğu ve temas ettiği durumlarda algının oluştuğunu saptarlar. O parlak nokta bu algı kıvılcımlarını bir araya getirip anlamlı bir dünya oluşturduğu için, ona Birleşme Noktası adını verirler.
Algı Değişimi
Tolteclerin yaptığın en önemli keşiflerden biri, Birleşme Noktası'nın yer değiştirebileceğidir. Birleşme Noktası'nın sayısız algı kıvılcımını birleştirerek, bazılarını eleyip bazılarını vurgulayarak yarattığı dünyalar, canlı varlıkların çocuklarını yetiştirirken onlara öğrettikleri algılayış sisteminin ürünüdür. Bir bebek doğduğunda Birleşme Noktası kaotik bir şekilde kozanın yüzeyinde hareket eder, ancak çevresinde temasa geçtiği her yetişkin onu farkında olmadan Birleşme Noktasını sabitlemeye yöneltir. Her insanın Birleşme Noktası aynı yerde sabitlendiğinden, algılanan dünya da ortaktır. Bir çocuğun Birleşme Noktası kozasının üstünde diğer insanlarınkiyle tam olarak aynı noktaya geldiğinde, çocuk bir tür kulüp üyeliği kazanmış olur ve insanların dünyasında yaşamaya başlar.
İçsel Diyalog
Tolteclerin yaptığı bir başka keşif, insanoğlunun Birleşme Noktası konumunun doğal bir konum olmadığıdır. Bu yüzden türün devamlılığı için insanlık tarihinin bir noktasında mecburen seçildiği sonucuna varırlar. İnsanoğlunun eski Birleşme Noktası konumuna Sessiz Bilgi, yeni konumunaysa Mantık adını veren Toltecler, Birleşme Noktası'nın Mantık konumunda içsel diyalog sayesinde durabildiğine kanaat getirirler. Yaptıkları gözlemlere göre, insanların gördüğü gündelik dünya, aslında onların dünyanın nasıl olduğuna dair fikirlerinin kozanın iç duvarlarından yansıyarak onlara geri dönmesidir. Böylece zincirleme bir tepki sürüp gider. İnsanların dünyaya dair fikirleri dünyalarını şekillendirir ve onlar bu şekillenmiş dünyayı gördükçe aynı fikirleri tekrar düşünerek o bakış açısının sürekliliğini sağlarlar. Bu durumda Tolteclerin doğal olarak vardıkları sonuç, içsel diyaloğun durdurulması halinde Birleşme Noktası'nın sabit konumundan kayarak harekete geçmeye başlayacağı, böylece kozanın diğer kısımlarından geçen ışınlarla temas etmesiyle birlikte yeni dünyaların algılanabileceğidir. Kullandıkları uyuşturucu maddelerin de aslında içsel diyaloğu anlık kesintilere uğratarak Birleşme Noktası'nı harekete geçirdiğini fark ederler. Ancak uyuşturucular vücuda çok zarar verdiğinden, aynı etkiyi yaratacak bir öğreti sistemi kurmaya karar verirler.
Pratikler
Toltecler içsel diyaloğu tamamen kesintiye uğratmak için tek bir yöntem bulunduğuna kanaat getirirler. Doğru Yürüme Tarzı adını verdikleri bu yöntem, gözlerin ufukta bir noktaya dikilmesi ve bakış alanı içindeki her şeyin aynı anda ve odaklanmadan algılanmaya çalışılması, el parmaklarının da her seferinde farklı şekillere sokulması suretiyle yürünmesidir. Böylece algı akımına uğrayan zihnin, içsel diyaloğu sürdüremez hale geleceğine ve duracağına inanırlar. İçsel diyaloğun durduğu bu ana "Dünyayı Durdurmak" adını verirler. Doğru Yürüme Tarzı'nın etkisini çabuklaştırmak için bir dizi egzersiz geliştirirler. Bunlar "Rüya Görme Sanatı" adını taşıyan ve gündelik farkındalığı rüyalara taşımayı amaçlayan bir pratikle birlikte, Kişisel Geçmişi Silmek, Eylemlerin Sorumluluğunu Üstlenmek, Ölümden Tavsiye Almak, Rutinleri Kırmak, Kendini Önemsemekten Kurtulmak, İnanmadan Eyleme Geçmek gibi uygulamalardır. Nihayet bilgi yolunda ilerleyecek kişiyi olabildiğince güçlü kılmak için, Savaşçının Yolu adını verdikleri bir yaşam tarzı geliştirirler.
Kartal
Tolteclerin bunca zahmete girmesinin ardında oldukça pratik bir sebep yatmaktadır: Ölüm. Toltecler evreni enerji haliyle gördüklerinde, tüm bilinç taşıyan ışınların tek bir yerden yayıldığını fark ederler. Bu muazzam varlık bir kartala benzediğinden, ona Kartal adını verirler. Kartal'ı çıplak gözle izleyen pratisyenlerin ölmesi, onları Rüya Görme Sanatı'nı geliştirmeye zorlar. Çünkü rüya gören insanların Birleşme Noktalarının kendiliğinden yer değiştirdiğini gözlemlemişlerdir. Çift adını verdikleri rüya bedenleriyle yaptıkları gözlem, onlara Kartal'ın ölen varlıkların Birleşme Noktalarıyla beslendiğini gösterir. Bir canlı öldüğünde, kozasındaki Birleşme Noktası, o canlının tüm hayat tecrübeleriyle birlikte Kartal tarafından yenmektedir. Tolteclerin vardıkları sonuç, Kartal'ın tüm canlıları hayat tecrübelerinden beslenmek için yarattığıdır. Daha sonra yaptıkları muazzam bir keşif, Kartal'ın tüm anılarını tekrar hatırlamayı başarmış, yani onların birer kopyasını çıkarmış kişileri serbest bıraktığı ve kopyalarla beslenmeyi kabul ettiğidir.
İçten Gelen Ateş
İnsan kozası üstünde Birleşme Noktası'nın sabitlenebileceği sayısız nokta bulunduğuna ve her noktanın bir başka dünyayı yaratabileceğine (birleştirebileceğine) inanan Toltecler, Birleşme Noktası'nın yerinin değiştirilmesine Rüya Görme Sanatı, herhangi bir noktada sabit tutulmasınaysa "İz Sürme Sanatı" adını verirler. Böylece bu iki sistem Toltec gizemciliğinin temelini oluşturur. Birleşme Noktası'nın gittiği her yeni konum, oradaki kullanılmamış enerjileri açığa çıkarmaktadır. Toltecler ölüme alternatif olarak geliştirdikleri bir yöntemle, Birleşme Noktası'nın kozanın etrafında büyük bir hızla döndürülmesi suretiyle ortaya çıkan enerjiyle tamamen enerjiden oluşan bir varlığa dönüşme gibi bir seçeneğin var olduğuna inanmış ve bu şekilde saf enerjiye dönüşen insanların dünya var oldukça yaşayacağını düşünmüşlerdir.
Sonsöz
Castaneda'nın kitapları önce bir antropoloji öğrencisinin tezi olarak başlar, ardından giderek konu üstünde yoğunlaşır ve yazarın konuya artık bir bilim adamı olarak yaklaşmaktan çıktığı itirafıyla birlikte tamamen fantastik bir boyut kazanır. Çoğu kişi tarafından kurgu olarak kabul edilen bu eserler, ister gerçek ister Castaneda'nın hayal gücünün ürünü olsunlar, okunmaya değer bir estetik ve derinlik taşımaktadırlar.
*
Kitapları:
Don Juan Öğretileri, Yaqui Kızılderililerinin Bilgi Yöntemi
Bir Başka Gerçeklik
Ixtlan Yolculuğu, Don Juan'ın Yeni Öğretileri
Erk Öyküleri
İkinci Erk Çemberi
Kartalın Armağanı
İçten Gelen Ateş
Sessizliğin Erki
Rüya Görme Sanatı
Sihirli Geçişler
Zamanın Çarkı
Sonsuzluğun Etkin Yanı
-------------------------------
1 yorum:
Merhaba Sadık Bey, CC konusu ile ilgilendiğinizi öğrenmek benim için sevindirici bir sürpriz oldu. Uygulamalar konusunda çalışmalarınız oluyor mu?
Yorum Gönder