16 Eylül 2008 Salı

Yeni Dünya Düzeni


Sevgili Fikir Yongacıları,

Samanyolu gökadasının biraz kenarında kalan bir yerdeki güneş sistemimizin üçüncü gezegenindeki hızlı değişim baş döndürmekte. 20 Eylül Cumartesi günü Yeni Dünya Düzeni konulu toplantı için 14.30’da her zamanki yerimizde buluşacağız.

Bu konu çok geniş, çetrefilli ve big bang’li olduğu için birinci toplantı dememiz daha doğru olacak. Zaman zaman aynı temayı farklı açılardan ve en yeni gelişmelerin ışığında işlemeye devam edeceğiz.

Bu arada CineOda çalışmaları devam ediyor. 500 filmlik bir arşiv var elimizin altında. Ekim ayında başlamayı planlıyoruz.

Cumartesi günü görüşmek üzere.

Selamlar ve sevgiler

Sadık Yemni

Not: Bizden mail almak istemeyenler lütfen bildirsinler.


*


GELECEK KÜRESEL SAHNE
KENICHI OHMAE
www.ozetkitap.com
ÖNSÖZ
Bay Strateji olarak anılan Kenichi Ohmae dünyanın en önde gelen yönetim gurularından biridir. 2005 yılında basılan bu kitap, yazarın diğer ünlü kitaplarından Sınırsız Dünya (The Borderless World-1990) ve Görünmeyen Kıta (The Invisible Continent-2000) adlı kitaplarının devamı mahiyetindedir.
Yazara göre küreselleşme artık bir teori değil, gücünü gittikçe artıran bir gerçektir. Yakınmanın veya yok olmasını istemenin bir faydası yoktur. İnsanlar bu gerçekle yaşamayı, yeni dünyanın nasıl biçimlendiğini anlamak zorundadır.
Üç kısımdan oluşan kitabın Sahne başlıklı I. kısmında yazar, küresel ekonominin temel özelliklerini incelemekte; küreselleşme öncesi ekonomik gerçeklerin, bu gerçeklere uygun bir ekonomi bilimi yarattığını, günümüz koşullarında bu klasik öğretinin geçerli olamayacağını iddia etmektedir. Sahne Yönleri başlıklı II. kısımda Ohmae, küresel sahnede ortaya çıkan ana eğilimleri ortaya koymaktadır. Ulus devletin gelişiminden hareketle, yerini niçin bölgesel devlete bırakacağını açıklamakta; küresel iletişim ve ticaret için uygun bir zemin yaratan İngilizce gibi bazı küresel platformlara işaret etmekte; iş süreçlerinin dışarıda yapılması ve küresel lojistik (business process outsourcing and global logistics) gibi oluşumları benimsemeye hazır olan kuruluşların küresel sahnede rol alabileceğini belirtmektedir. Oyun Metni başlıklı III. Kısımda Ohmae, bu değişikliklerin hükümetleri, şirketleri ve kişileri nasıl etkileyeceğini incelemekte; gelecekte başarı sağlamak bakımından iyi konumda olan bölgeleri belirtmekte ve küresel sahneye nasıl çıkabileceğimize ilişkin düşüncelerini ortaya koymaktadır.

Huntington’ın Uygarlıklar Çatışması kadar önemli, Friedman’ın Lexus ve Zeytin Ağacı kadar büyüleyici olan bu kitap sadece geçmişte ne olduğunu açıklamamakta, gelecekte ne olacağı konusunda da hazırlıklı olmanıza olanak sağlamaktadır.

*

Karl Polanyi İlk kez 1944`te `vahşi kapitalizm`in kalesi Amerika`da yayımlanan Büyük Dönüşüm şu cümleyle başlar: `Ondokuzuncu yüzyıl uygarlığı çöktü.` Karl Polanyi`nin çöktüğünü ilan ettiği ondokuzuncu yüzyıl uygarlığının can damarı ve temel biçimlendiricisi, kendi kurallarına göre işleyen piyasaydı; emek, toprak ve parayı metalar haline getiren ve insan toplumlarını uluslararası düzeyde eşi görülmemiş bir kurumsal tekdüzeleşme içinde kendine kayıtsız şartsız bağımlı kılan piyasa sistemi… Polanyi`ye göre çöküş kaçınılmazdı, çünkü kendi kurallarına göre işleyen piyasa sistemi insan toplumuyla bağdaşması imkânsız bir şeydi. Büyük Dönüşüm, bu bağdaşmazlığın ve kaçınılmaz çöküşün hikâyesi. Yani hem ekonomik liberalizmin hem de ona karşı kaçınılmaz alternatifler olarak ortaya çıkan faşizm ve sosyalizmin hikayesi… Büyük Dönüşüm`ün 80`lerde, yani Polanyi`nin `insan doğasına aykırı` dediği piyasa toplumunun, insanlık tarihinin son aşaması olarak bütün dünyaya dayatıldığı, ekonomik liberalizmi eleştirmeye kalkanların geri kafalı cahiller ile korumacılık önlemlerinin sağladığı rantları elden kaçırmamaya çalışan çıkar gruplarıyla onlara hizmet eden popülist politikacılar olarak görüldüğü, sosyalizmden ise neredeyse bütünüyle ümit kesildiği bir dönemde sosyalizme yönelmiştir.

Polanyi günümüzde ekonomiye kültürel bir yaklaşım olan ve ekonominin toplum ve kültürün içine yerleşmişliğini (embeddedness) açıklayan özselcilik (substantivism)'ın yaratıcısı olarak tanınmaktadır. Bu görüş geleneksel iktisata aykırıdır fakat antropoloji ve siyaset bilimi nde popülerdir. Büyük Dönüşüm kitabı aynı zaman da tarisel sosyoloji için bir model oluşturmuştur.



*

Büyük çöküş: ABD için kıyamet kapıda!
16 Eylül 2008 Ibrahim Karagül


Yeni dünya düzenini kurmaya çalışanlar, işe önce kendilerinden başlamak zorunda kalacaklar. Öngördükleri düzen başlamadan çöktü!

Amerikan ekonomisi üzerindeki tartışmalar artık tartışma boyutunu aşıp dramatik bir "çöküş hikayesi"ne dönüştü. Tabii bu "durgunluk", "gerileme", "çöküş" ya da "Armageddon", sadece ekonomik değil, dünyanın en büyük gücünün günden göne erimesi, çaresizleşmesi anlamına da geliyor. Böyle olunca da, ekonomik sonuçları kadar siyasi ve toplumsal sonuçlarını da dikkatle izlemek gerekiyor.

Olayın başka anlamları da var: İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra dünyayı yöneten ABD, ilk kez bu kadar büyük bir kriz yaşıyor. Bugünkü durumu 2. Dünya Savaşı öncesi şatlara benzetenler yeni bir dünya savaşı korkularını da açıkça ifade ediyor. Bence bu dünya savaşı şu an zaten yaşanıyor.
Hemen not edelim: Olayı sadece ekonomik verilerle görenlerin öngörüleri hiç de gerçekçi olmayacaktır. Nitekim olmuyor da. Sadece ekonomik çerçeveden bakanların, "kesin kabuller"in dışına çıkmaları mümkün olmuyor. Onlar; istatistiki verilerin ötesine geçip dünyanın nasıl bir geçiş süreci içinde bulunduğunun resmini iyi çizmiyorlar.

Pazar günü, ABD'nin en güçlü finans kuruluşlarından Lehman Brothers iflasını istedi. Yani battı. Ülkelerin ekonomisini yönetenlerin aslında kendilerine bile yönetemediğini görüyoruz şimdi.

158 yıllık bir şirket, 25 bin çalışanı var, yüz milyarlarca dolar paraya hükmediyor, 2008'yılı için "en iyi yönetilen 50 şirket" arasında sayılan Lehman Brthers batarken, bir başka benzer kuruluş olan Merill Linch ise 50 milyar dolara satıldı. Yani batmaktan kurtarıldı. Tabii şimdilik…
Bunlar, dünya ekonomilerine yön veren, özellikle gelişmekte olan ülkeleri ip üzerinde oynatan şirketlerdi. Ama kendilerini bile yönetemediklerini nasıl da görüyoruz şimdi, değil mi? O zaman, dünya ekonomisinin nasıl da zayıf göstergelere göre şekillendiğini, finans kuruluşlarının bütün insanlığı nasıl da rehin aldıklarını bir daha görmek zorundayız.

Lehman Brothers ve Merill Linch gibi kuruluşların batmak üzere olduğu daha Mart ayında ortaya çıkmıştı. Biz de bu köşede iddialara yer vermiştik. Mart 2008 itibariyle Lehman Borethers, JP(Pierpont) Morgan Case, Morgan Stanley hatta Citigoup'un batma ihtimaline ilişkin tartışmaları aktarmıştık.
Bankalara el oyma, iflas, batışlar… Bunlar ABD yönetiminin kaldıramayacağı bir büyüklüğe ulaşacaktır. Mortgage krizinden bu yana olanları hatırlayalım. ABD, Avrupa ve G-7 ülkeleri merkez bankaları, çöküşü engellemek için bankalara yüz milyarlarca dolar aktardı. Ama yetmedi, yetmeyecek. Buna rağmen iflaslar ardı ardına gelecek. Çok sayıda banka batağı gibi, dev finans kuruluşların batışı ülkeleri de batıracak tehlikeler içerebilecek.

Mesele bu ayrıntıları, teknik bilgileri aktarmak değil. Mesele, olayın niteliğini, dünyanın nasıl bir çatışmanın içinde bulunduğunu, ne tür bir geçiş dönemi yaşandığını, finans sisteminin neden tıkandığını, bundan sonra nasıl bir dünya ekonomisinin şekilleneceğini algılamakla ilgili.
Bütçe açığını kapatmak için yüz milyarlarca dolara, ekonomisini ayağa kaldırmak için trilyonlarca dolara ihtiyaç duyan, bu yüzden kaynak ve fonlar için savaşlar, işgaller planlayan bir ülkeden söz ediyoruz. Ekonomisini dengede tutmak için yıllardır dünyadan çektiği devasa fonlar artık başka adreslere gidiyor. Asya ve petrol bölgelerinden akan dolarlar iç piyasayı dengeliyordu. Artık yete-rince gelmiyor. Gelmezse ABD'nin devasa dış borcunu finanse etme şansı bile kalmayacak.

Yani; büyü bozuldu. Mekanizma işlemiyor, tezgah çöktü. Dünyanın kaynaklarına el koyarak, yeryüzünün bütün imkanlarını ele geçirerek güvenceye aldıkları refah artık çöküyor. ABD'de başlayıp Avrupa kıyılarına gelen bu çöküş, bazıları tarafından küçümsense, yok gibi algılansa, yalanlarla üstü örtülmeye çalışılsa da bir gerçek. Hem de dünyayı çok korkutan bir gerçek.

Merill Linch'i 50 milyar dolara satın alan Bank of America bile tehlikede. Dolayısıyla bu alış verişler kimseyi kandırmasın. Şu anki duruma Küresel Titanik diyorlar! Düşünün; sadece Bush yönetiminin yanlış uygulamalarının ABD'ye maliyeti 3 trilyon dolar! Ekonomi otoriteleri, ABD ekonomisinin artık sürekli düşüş eğilimine girdiğini söylüyor. Daha net ifadeyle çöküşe geçtiğini.

Hatırlıyorum; Aralık 2004'te bu köşede yayınlanan yazının başlığı şöyleydi: "Büyük çöküş: Amerika için kıyamet kapıda" Bu, ideolojik bir karşıtlık değildi. ABD ekonomisi hakkında yayınlanan bir raporuydu söz konusu olan. Şöyle diyordu: "Amerika'nın topyekün ekonomik çöküşten kurtulma şansı sadece onda bir. Bu çöküşten sonra kendini vuracak ekonomik gerilemeden kurtulma şansı onda üç. Ardından (üçüncü aşama) gelecek karmaşadan sonra nihai anlamda ekonomik kıyametten (Armageddon) kurtulma şansı ise onda altı." O günden sonra bu köşede yayınladığım çok sayıda yazı, altı ay ya da bir yıl sonra doğrulandı.
Sadece 8.2 trilyon dolarlık emlak piyasasındaki krizin ardından gelen krizin ABD'ye ve dünyaya maliyeti 8 trilyon doları çoktan aştı. Hiçbir ülke bugünkü sistemde, finans kuruluşlarını merkez bankalarından para aktararak kurtaramaz. Bu, banka iflası değil, sistem iflasıdır. Borsanın ve paranın zayıfladığı, kaynakların güç kazandığı bir noktaya doğru ilerliyoruz.

Dahası krizin dünyayı hızla savaşlara sürükleyebileceği, devletleri hırçınlaştıracağı, otoriter rejimlerin ve faşizmin güç kazanacağını söyleyenler var.

Yeni dünya düzenini kurmaya çalışanlar, işe önce kendilerinden başlamak zorunda kalacaklar. Öngördükleri düzen başlamadan çöktü!
-------------------

Kapitalizm Üzerine 9 Soru -Georg Fülberth & Michael R. Krätke
11 Mayıs 2006 -
Berlin’de 3 – 4 Mart 2006 tarihleri arasında düzenlenen “Uluslararası Rosa Lüksemburg Konferansı” seviyesi yüksek entelektüel tebliğlerin yanı sıra, ilginç tartışmalara da sahne oldu. Rosa Lüksemburg Vakfı tarafından düzenlenen ve “Rosa Lüksemburg ve Çağımız Solunun Tartışmaları” başlığını taşıyan konferansın en çok ilgi çeken bölümlerinden bir tanesi şüphesiz günümüzün Marksist bilim insanlarından Georg Fülberth ile Michael R. Krätke’nin katıldığı sohbet oldu. Fülberth ve Krätke sohbetlerinde kapitalizm üzerine dokuz soruya yanıt verdiler. Aşağıda bu yanıtlarla, Rosa Lüksemburg’un konulara yönelik söylediklerinin Türkçe çevirisini yayımlıyoruz. Düşünmeye teşvik etmesi ve zevkle okunması dileğiyle. Murat Çakır Rosa Lüksemburg Vakfı Basın Sözcüsü SORULAR 1.) Kapitalizm aslında nedir? 2.) Kapitalizm ne zaman ve nerede başlamıştır? 3.) Kâr ve kâr artırımı: nereden ve nereye kadar? 4.) Rosa Lüksemburg: Kapitalizm ile ilgili en büyük düşüncesi neydi? Ve geriye ne kaldı? 5.) “Küresel” kapitalizm ne demektir? Jeopolitika ve jeoekonomi: “Akümülasyon alanı” [Raum] tanımı, yeni kapitalizmin yeni anahtar tanımı mı? 6.) “Yeni” emperyalizm var mı? 7.) Neoliberal kapitalizm nedir? 8.) Kim milyarder olur? Ve kim köstebek? 9.) Ve tarihin sonu: Ne zaman büyük “kargaşa” [Kladderadatsch] meydana gelecek ve kapitalizm sona erecek? ...

-----------------

Hiç yorum yok: