30 Mayıs 2009 Cumartesi

Neo’suz Matrix’ten çıkış


Sadık Yemni

Neo’suz Matrix’ten çıkış

Matrix’i kuranlar Neo’yu, ajan Smith’i türettikleri kazandan döktüler. Neo herkesin içindeki mücadeleci potansiyeli aşan yapısıyla ajan Smith’ten daha işlevsel değildir. Tek farkı daha eğlenceli ve kahraman olarak sunulmasıdır. Keanu’nun canlandırdığı karakter bir misyonun lideri gibi görünen, ama aslında tek kaleli maçın amigosu olmaktan öteye geçmeyen bir kimliktir.

Ünlü kültür eleştirmeni Slavoj Zizek ‘Matrix filmi felsefecilerin mürekkep lekesi testidir. Felsefeciler orada kendi gözde felsefelerini görüyorlar.’ Diyor. Kırmızı hapa, kehanetlere, Noe’nun süpermenliğine (son sahne unutulmasın) vb. kanıt bizim bu lekeye bakış şeklimizle belirlenmekte. Baktırılma şekli de denebilir. Bu dayatma sezgilerimizi, idrakimizi, algılarımızı yoğa sayar ve neyin gerçek olduğuna aslında bizim karar veremeyeceğimizi fısıldar kulağımıza.

Godot ya da mesih bekleme hali uyuşturucu bir süreçtir. Morpheus’un Neo’ya sunduğu iki hapta da morfin bulunmaktadır. Kırmızı ya da mavi hapı seçmek bir fark yaratmıyor. Filmde Trinity, Teslis adlı kızımız da morfinin oluşturduğu sanrı, senaryodaki Tanrılar ve Rablar A.Ş’de çalışan cazibeli bir memuredir. Filmdeki işlevi Neo’nun beklenen kimse olduğuna değin inancını kaybetmemesidir. Bunun için kiraz dudaklar ve gül memeler kartını kullanır bol bol. Başaramazsa kurulu Matrix düzeni bize sunulan şekliyle gözlerimizin önünde iskambil kağıdından örülme bir bina gibi yıkılacaktır.

Mesih tek tek herkeste tükenmeye yüz tutmuş ya da herkeste bitmiş o umut ışığını taşıyan son kimse addedilir. Düşünce olarak umarsızlık düzlemindeki ilk yükselti, ilk basamaktır. Neo bize Matrix filminde böyle biriymiş gibi takdim edilir. Sanal hayattan gerçek denen hayata adım atması bu vehmi güçlendirir. Bir seri kabulden en birincisidir. Bana vampir filmlerini hatırlatıyor. Bu filmler bir kabul dayatır seyircilere. Farzet ki, kan emen, çok güçlü, ölümsüz bir yaratık var. Böyle der. Bunu kabul etmeden kendinizi bir vampir filmine kaptırmanız mümkün değildir.

Böyle bakıldığında Cypher’in aslında hain olmadığı iddia edilebilir pekâlâ. Reset elemanıdır daha çok. İhaneti sayesinde heyecan yaratılmakta, kurtarıcı beklemek eylemi ancak bu heyecan sayesinde dirilmektedir. Aslında mavi hap yitmiş gitmiş dünyadaki hayatın bir benzerinde, kurtarılmış bir kopyasında yaşamak içindir. Belki de sonsuz bir yaşamın beşiğidir.

Kısacası Matrix düzeni de, Neo’nun misyonu da Cypher’ın o ünlü sahnede yediği bifteğin lezzeti kadar gerçektir.
------------------------------

2 Mayıs 2009 Cumartesi

Göçün ikinci 40 yılı


Şaşırtıcı bir yakın gelecek bizi bekliyor
Göçün ikinci 40 yılı


Birkaç yıl önce Hollanda’daki Türkler göçmenliklerinin 40. yılını kutladılar. Bu yazının konusu gelecek 40 yıl içinde olacaklar. Önce biraz geriye gidelim. Çok değil yirmi beş yıl önce bile Avrupa’da kimsenin evinde bilgisayar yoktu. Cep telefonları tedavüle girmemişti. Araba navigatörlerini ise bilimkurgu filmlerinde görmekteydik. O halde çok yakında yaşamımızda bayağı hayati değişiklikler meydana gelecek. Şu anda bile belirtileri var.

Avusturalyalı gelecek bilimciler Richard Watson ve Ross Dawson önümüzdeki kırk yıl içinde neler olacağına dair bütün dünyada yankı uyandıran bir çizelge hazırladılar.

Kara trenlerle Avrupa’ya çalışmaya gelen, Türkiye’ye telefon edebilmek için postahanelerde saatlerce bekleyen, banka havalelerinin bir hafta, on gün içinde alıcıya varmasına çok sevinen birinci kuşak insanımızın çocukları ve torunlarını akıl almaz bir gelecek beklemekte.

İki gelecek bilimcinin bütün dünyada çok popüler olan liste sayısız dergi ve gazetede yayımlandı. Bu listeyi bu derecede ilginç kılan özellikleri bu yazımızda ayrıntılı olarak inceleyeceğiz. Hayatımızdan çıkacak ve hayatımıza girecek şeylerin listesi gerçekten çok ilginç ve düşündürücü.


2010
Hayatımızdan çıkacaklar
Mektup yazmak en başta geliyor. Şu anda bile elektronik posta kağıtla yollanan postanın yerini ciddi ölçüde almış durumda. Bilgisayarı daha fazla kullandığmızda mektup yazmak gerçekten çok nadir raslanan bir etkinlik haline gelecek. Kağıt üzerine el yazısıyla mektup bir şekilde sevgi ve saygı nişanesi olarak kalacak.

Kül tablaları restoranlarda, barlarda, trenlerde, uçaklarda ve daha bir çok yerde giderek azalmakta ve hatta yok olmakta.

Sütçüler artık kapımızı çalmaz oldular. Karton ya da cam kaplarda sütü marketlerde kendimiz almaktayız.

Kişisel gizlilik, mahremiyet teknolojinin gelişmesi nedeniyle giderek yitirdiğimiz bir özellik olmaya devam ediyor. E-posta, telefon, fax vb. her türlü haberleşmemiz kolaylıkla izlenebilmekte. Artık özellikle büyük şehirlerde her yerde gözetleyici kameralar var. Otobanlar hız ölçer radarlarla kaynıyor. Büyük Birader her dakkika ensemizde yani.


Hayatımıza girecekler
Yalan makineleri giderek mahkemelerde, sorgulamalarda falan daha sık kullanılacak. Belki yakında evlere satın aldığımız ucuz modelleri de çıkacak. Böylece eve niye geç geldiğini bir masala dayandıran kimseler çok sıkıntı çekecekler. Ama hemen bu makineleri kandıran aparatlar da çıkacaktır piyasaya. Hep böyle olagelmiştir. Zehir varsa panzehir de olacaktır.

Giyilebilir bilgisayarlar elimizde çanta olarak taşımaktan sonra gelen bir aşama olacakmış. Kim paltosunun cep kapağı şeklindeki bilgisayarda bir şeyler yazmak istemez trenle giderken. .

Uyku makineleri uyuyamayan ve hoş rüyalar görmek isteyen kimselere latif uykular sunacak.


2015
Hayatımızdan çıkacaklar
Kaybolmak tarihe karışacak. Navigatörler, tomtomlar çok popüler olacaklar. Kaybolmak sayesinde yaşadığımız sıkıntılar bitecek, ama bu sayede bazen yaşadığımız hoş sürprizler de öyle.

Teşekkür mesajlarının çok azalacağı tahmin ediliyormuş. Demek ki kabalaşacağız zaman geçtikçe.

Kablolu telefonların yerini uydu bağlantılı telefonlar alacak.


Hayatımıza girecekler
Ay yeniden popüler olacak ve üzerinde yerleşim yerleri kurulacakmış.

Piyasaya daha önce çıkan şipşak fotoğraf makinelerinde olduğu gibi tek kullanımlık cep telefonları da çıkacakmış. Alo diyecek, konuşacak ve çöpe atacaksınız.

Akıllı kozmetik ürünleri üretilecek. Yanlış bir krem ya da pudra alırsak bu sizin cildinize uymuyor diye hemen alarmı basacak.

Yalnızca uyumak için tasarlanmış oteller popülerleşecek. Daha 1980’lerde Japonya’da moda olan bu tüp oteller bütün dünyada hizmete girecek.





2020
Hayatımızdan çıkacaklar
Postahaneler maalesef tarihe karışacaklar. Belki bazıları müze olarak bir miktar daha var kalacaklar.

Ücretsiz otomobil parkları sadece eski filmlerde görebildiğimiz nostalji haline dönüşecek. Bir yerde durunca hemen elimizi cebimize atmaya alışacağız.

Birinci Dünya savaşına (1914 – 1918) tanık olmuşlar tarihten silinecekler.

Videolar ve CD’den sonra DVD’ler de tedavülden kalkacak.

Sekreterlik mesleği de eski roman ve filmlerde varkalacak. Bazı patronlar bu duruma üzülecekler sanırım.

Telefon rehberleri gereksizleşecek. Şu anda bile öyle değil mi?

Normal emeklilik düşüncesi çıkacakmış aklımızdan. Şu anda çok popüler olan İsviçre usülü emeklilik reklamları neye dönüşecek acaba?

Özgür Tayvan Çin idaresine girecek.


Hayatımıza girecekler
Robotlar tarafından yapılan ameliyatlar başlayacak. Kendimizi akıllı, ama hissiz metal ellere teslim edeceğiz.

Yapay gözler devreye girecek. Bir gözü yeşil, bir gözü mavi arkadaşlarımız olacak.




2025
Hayatımızdan çıkacaklar
Doğru yazım ve imla internet devriminin sonucu olarak hayatımızıdan çıkacak. MSN kullanıcıların kaotik, şifrelenmiş, kısaltılmış, bozulmuş dil kullanımları moda olacak.

Yollarda ücretsiz olarak otomobil kullanmak büyüklerin anlattıkları masallarda varkalan bir şey olacak.

Masaüstü bilgisayarları tarihe karışacak.

Hafta sonu izinleri denen şey de değişecek. Cumartesi, Pazar ile diğer günler arasında bir fark kalmayacak.

Maldiv adaları suların altında kalacak.



Hayatımıza girecekler
Hidrojen yakıt istasyonları popüler olacak. Her yerde bu istasyonlara raslayacağız.

Ülke dışında yerleştirilmiş hapisaneler moda olacak. Hapisane ziyaretleri turistik seyahat haline dönüşecek yani.

Hafıza silme işlemleri başlayacak. Kötü anılarını sildirmek isteyenler bu işten çok memnun kalacaklar.

Duyusal internetle tanışacağız. Bizle konuşan, duygularımızı paylaşan sanal bir dünyaya dalacağız.


2030
Hayatımızdan çıkacaklar
Reality showlar televizyonlardan kalkacak.

Şu anda varolan ticari birlikler çözülecek ve yokolacaklar.

Miras vergisi denen büyük eziyet sonunda kalkacak.

İnsanlar normal bir öğlen yemeği yemeyecekler. Beslenme alışkanlıklarımız çok ciddi bir değişikliğe uğrayacak.

Kozmetik malzemeler sayesinde estetik ameliyata ihtiyaç duyulmayacak. Saçlar beyazlamayacak, ciltler kırışmayacak.

Hayatımıza girecekler
Robot çocuk bakıcıları evlerimize adım atacaklar.

Sanal tatiller ucuz deşarj imkânları sunacak. Evde oturduğunuz yerde Ay’da tatil yapıp, serüvenler yaşayıp geri geleceksiniz.

Uzaya bir merdiven kurulacak. Daha altmışlı yıllardan planı yapılan bu yapı, komopozit malzemelerin gelişmesiyle nihayet hayata geçecek.

Yapay hafıza güçlendirici ilaç ve programlar unutkanlık sorunumuzu kökünden çözecekler.

Otomatik şoförlü arabalar piyasaya çıkacaklar. Bunlardan birinin yaptığı ilk kaza birinci haber olacak.

İyi huylu sanal bakterilerimiz bize çeşitli hizmetler verecekler.



2035
Hayatımızdan çıkacaklar
Kendi kendine oynayan çocuklar eski kayıtlarda kalacak. Çocuklar artık çok gelişkin bir programla desteklenmiş aparatlarla ve çoğu kez diğer çocukların da katılımıyla çok zengin oyun şartlarına kavuşacaklar.

Bozuk para denen şey koleksiyoncuların evlerinde varolacak.

Petrol uğruna bu kadar kan döküldükten sonra hayatımızdan çıkacak.

Bilgisayar programı Microsoft yerini başka bir sisteme bırakacak.

Orta sınıf denen kavram ortadan kalkacak.

Düşük fiyatlı yolculuklar eski ilânlarda varolan bir şey olacak.

Bangladeş suların istilasına uğrayacak.


Hayatımıza girecekler
Kendi kendini tamir eden yollar tıpkı organik bir yapı gibi kendini onaracak.

İsteyenler kendi genetik bilgilerine göre ayarlanmış diyetler yapacaklar.

3 boyutlu yazıcılar çıkacak piyasaya.

Oturma odamızın, büromuzun bir yerinde çeşitli manzaralara açılan sanal gerçeklik pencereleri bulunacak. Kışın ortasında güneşten yanan bir plajı seyrederek içimizi ısıtacağız.



2040
Hayatımızdan çıkacaklar
Banknot ve cüzdanlar tarihe karışacaklar.

Petrol ürünleriyle çalışan motorlara artık raslanmayacak. Egzos gazlarının kirlettiği şehir merkezleri eskilerde kalacak.

Bağımlılık ve sağırlık ortadan kalkacak.

Milli para denen şey artık mevcut olmayacak.

Ücretsiz halk alanları diye bir kavram geliştirilecek.

Özür dilemek giderek az raslanan bir şey olacak.

Avrupa Birliği de artık mevcut olmayacak.


Hayatımıza girecekler
Uzayda kurulacak fabrikalar yüksek ücretli kalifiye eleman arayacaklar.

Evrensel para birimi tedavüle girecek.

Video oynatabilen duvar kağıtları reklamları kimseyi şaşırtmayacak.

Yalnızca hapishane olarak kullanılan ülkeler olacak. Hapishane turizminden köşeyi dönmek isteyenler hemen bürolar açarak ‘mahkum akrabanıza en kolay bizle ulaşabilirsiniz’ cinsinden reklamlar verecekler.




2045
Hayatımızdan çıkacaklar
Tekeller ortadan kalkacak.

Kravat özel partilerde, kıyafet balolarında takılır hale gelecek.

İngiliz monarşisi ortadan kalkacak. Prens Charles boşuna sakal bırakıp müslüman sever görünmüyor anlaşılan!

Doğal doğum ortadan kalkacak. Doğum ana karnında değil, yapay rahimlerde meydana gelecek.


Hayatımıza girecekler
Çevreyi kirletmeye göre ayarlanan vergiler çıkacak. Yere sakız atıp üstüne basanlar yandı.

Görünmezlik pelerini piyasaya çıkacak. Bu sayede saklambaç oynamak bayağı ilginç bir oyun haline gelecek.

Mars’a ilk ayak basan insan bize, ‘Bir insan için küçük bir adım, ama insanlık için büyük bir aşama’ diyecek.



2050
Hayatımızdan çıkacaklar
Tek parçalık Belçika sonunda parçalanacak.

Körlük tarihe karışacak.

Bize bunca hizmet vermiş anlı şanlı Google demode olacak.

İkinci Dünya savaşından(1939 – 1945) arta kalanlar yeryüzünden silinmiş olacaklar.


Hayatımıza girecekler
Hastalıklarla mücadele edecek küçük robotlarımız olacak. Sıhhatli kalmamız için canla başla mücadele edecekler.

Beyin nakli gerçekleştirilecek.

Herkes küresel nüfus hüviyetine sahip olacak.

Hafıza yüklemek gerçekleşecek. Belleğinizin kopyalarını çıkartabileceğiniz gibi, bazı bölümlerini de ödünç verebileceksiniz.

Daha yetmişli yıllarda yapılan filmlerde gördüğümüz ışınlanmak sonunda gerçekleşecek. Bir yerden bir yere Hızırvari bir şekilde gidip geleceğiz.


2050 sonrasında hayatımızdan çıkacaklar
Çirkinlik artık mevcut olmayacak. Dünya güzeller cenneti olacak. Belki de çirkinleri özleyeceğiz bu nedenle. Belli mi olur.

Amerika Birleşik Devletler’i ortadan kalkacak.

Ölümün (istenmediği sürece) artık mevcut olmadığı anlar gelecek. Gılgamış’ın rüyası gerçek olacak.

Hayatımıza girecekler
Yapay beyinler, yapay zekalar hayatımızın bir parçası olacak.

Göktaşlarında madencilik denen bir meslekle tanışacağız.

Stres seviyesini ölçen ve gösteren elbiselerimiz olacak.


Daha sonra..?
Yaşayan görecek ancak. Benim 2020 yılı civarı için özel bir beklentim var. Tıpkı yetmişli yılların sonunda Hollanda’da yaşayan İspanyollar’a ve İtalyanlar’a olduğu gibi Türkler için de geriye göç başlayacak ve Avrupa’dan Türkiye’ye yüzbinlerin (belki milyonların) göçtüğüne tanık olacağız.

İkinci 40 yıl
Avrupa’da göçmenliğimizin birinci 40 yılı çok serüvenli, acılı, hasretliklerle çalkantılı, zor ama geliştirici, öğretici ve müteşebbisleştirici olarak geçti. İkinci 40 yılın bizler açısından çok daha olumlu geçeceğini düşünmekteyim.

-------------------------------------------------